Bilimizm Çağı: Yapay Zeka, Süper Akıllı Toplum ve İdeolojilerin Sonu

Bilimizm Çağı: Yapay Zeka, Süper Akıllı Toplum ve İdeolojilerin Sonu

“`html

Yapay zeka, büyük veri, nesnelerin interneti, blok zinciri, biyoteknoloji, kuantum bilişim ve yenilenebilir enerji gibi alanlardaki devrimler, Endüstri 4.0 ve 5.0 ile birlikte sadece teknolojik değil, aynı zamanda sosyolojik ve ideolojik bir dönüşümü de beraberinde getiriyor. Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu’nun dikkat çektiği bu yeni çağ, klasik ideolojilerin ötesine geçerek bilimi ve bilimsel doğruları toplumsal ve ekonomik gelişimin temel ilkesi haline getiren “Bilimizm”in yükselişini işaret ediyor.

Endüstri 4.0 ve 5.0: Yeni Üretim Paradigmaları ve Bilimizm

Endüstri 4.0 ile başlayan süreç, insan emeğinin üretimdeki rolünü değiştirirken, dijitalleşme ve otomasyonu yaygınlaştırıyor. Kamu ve özel sektörde veriye dayalı karar alma mekanizmaları güçleniyor, yapay zeka bazlı makine-insan işbirliği artıyor ve yeni bir yapay zeka ekonomisi inşa ediliyor. Bu süreç, post-hümanist yaşam biçimleri ve toplumsal örgütlenme modellerini de beraberinde getiriyor.

Endüstri 5.0 ise, bu dönüşümde insani değerleri, çevreyi, sürdürülebilirliği ve etik ilkeleri yeniden merkeze alıyor. Ancak Prof. Dr. Büyükuslu’ya göre bu dönemin asıl ideolojik altyapısı, doğrudan bilimsel bilgiye, teknolojiye ve rasyonaliteye dayanan yeni bir paradigmanın yükselişiyle şekilleniyor: Bilimizm.

Bilimizm: Bilgi ve Bilimsel Doğruların Yükselişi

Bilimizm, bilgiyi ve bilimsel doğruları toplumsal ve ekonomik gelişimin temel ilkesi haline getirmeyi savunuyor. Bu yeni ideoloji, eşitlikçi ütopyalar veya piyasa merkezli özgürlük söylemleriyle sınırlı değil. Bilimizm, bilimsel bilgi üretiminin hem bireyin hem de toplumun gelişimine, refahına, doğanın ve dünyanın korunmasına yapacağı katkılarla ilgileniyor. Misyonu itibariyle hümanist, çevreci ve etik olmak zorunda.

Günümüzde toplumların refahı, ekonomik gücü veya siyasi itibarı, sahip oldukları petrol-doğalgaz rezervlerinden çok, yapay zeka ve diğer ileri teknoloji araştırmalarına, inovasyona yaptıkları yatırımlarla, ürettikleri katma değeri yüksek ürünleri, markalarıyla ve bilimsel-teknolojik ilerleme üzerindeki etkileriyle ölçülüyor.

Eski İdeolojilerin Krizi ve Direncin Sonuçları

Liberalizm, komünizm ve faşizm gibi ideolojiler, tarihsel bağlamlarında toprağın ve üretim araçlarının mülkiyetine odaklanarak, toplumları sınıflara ayırarak var oldular. Prof. Dr. Büyükuslu, dünyanın birçok yerinde sınıf, kimlik veya inanç tabanlı ayrımcılık hala var olmaya devam etse de, geleceğin algoritmik toplumlarında bu ideolojilerin hızla anlamını yitireceğini vurguluyor.

Devletin piyasa üzerindeki rolü, bireysel özgürlüklerin kapsamı veya sınıfsal çelişkilerin doğası, artık veriyle, yapay zeka etikasıyla, bilgiye erişim hızı ve hakkı, makine ve insanın birlikte üretme zorunluluğu ve yeni yüksek yetenek düzeyiyle güçlenmiş insan kaynağı ve zeka devrimi ile yeniden tanımlanmak zorunda kalacak. Gelişmişlik, bireysel veya toplumsal üstünlük bilimsel-teknolojik üretim ve süper akıllı topluma geçmek ile ölçülecek.

Bu yeni çağın dışında kalmayı tercih edenler, geçmişin düşünce kalıplarına sıkı sıkıya tutunan toplumlar, sosyolojik, ekonomik ve kültürel anlamda da periferileşme riskiyle karşı karşıya kalacak. Bilime ve teknolojiye yatırım yapmayan toplumlar, giderek dijital sömürge haline gelirken, sadece tüketici pozisyonunda kalmak suretiyle bilgi ve teknolojiye dayalı üretimin dışında kalacaklar. Bu durum yoksulluk, bağımlılık, kültürel dışlanma ve dünyada yalnızlaşmayı beraberinde getirecek.

Bilim Temelli Medeniyet Yarışı: Kazananlar ve Kaybedenler

Bugün kazananlar, bilimsel düşünceye yatırım yapan, teknoloji üretme ekosistemini inşa eden, yapay zeka alanında stratejik politikalar geliştiren, genç kuşaklara STEM eğitimi veren, inovasyon ve girişimciliği sistematik biçimde destekleyen toplumlardır. Kaybedenler ise bilimi inkar eden, teknolojiyi sadece ithal eden ve toplumu hala 20. yüzyıl ideolojileri ile şekillendirmeye çalışanlardır.

Prof. Dr. Büyükuslu, global dünyada ideolojik anlamda bir eşiğin aşıldığını, yeni çağda tarafların artık “sağ-sol” değil, “bilimsel düşünenler ile bilim dışına sığınanlar” olarak ayrıldığını belirtiyor.

Sonuç: Bilimizm Çağına Uyum Sağlamak

Geleneksel ideolojilerin ötesinde, bilimsel bilgiye dayalı, teknoloji odaklı ve etik temelli bir toplumsal dönüşümün içindeyiz. Endüstri 4.0 ve 5.0 sadece üretim süreçlerini değil, aynı zamanda ideolojik referanslarımızı da dönüştürüyor. Bu dönüşümde geri kalan toplumlar, sadece teknolojik ve ekonomik değil, sosyal ve kültürel olarak da dışlanmış bir pozisyona sürüklenecekler.

Yeni çağın felsefesi, doğrudan doğaya, akla, rasyonel düşünceye, yaşanılan zamanın güncel sosyolojik gerçekliğine ve bilime dayanıyor. Bu itibarla, Bilimizm, sadece eğitime, bilimsel üretime, araştırmaya, ileri teknolojiye değil, aynı zamanda hukuka, sosyal adalete, adil bölüşüme, insan onuruna, ahlaki değerlere, yeşil dönüşüme, gezegenin sürdürülebilirliğine ve toplumsal refaha da yatırım yapmayı gerektiriyor. Bu çağda ayakta kalmak, ancak bilimle mümkün olacaktır.

“`

Benzer Yazılar