İstanbul’da Milyarlık “Hayalet” Plazalar: Atıl İş Merkezleri Çürümeye Terk Edildi

İstanbul’da Milyarlık “Hayalet” Plazalar: Atıl İş Merkezleri Çürümeye Terk Edildi

İstanbul’un hareketli caddelerinde bir dönemin sembolü olan görkemli yapılar, ne yazık ki kaderine terk edilmiş durumda. Mega kentin farklı semtlerinde, miras anlaşmazlıkları, imar planlarına itirazlar ve hukuki süreçler nedeniyle yarım kalan Tat Towers, Bostancı AVM, Central Park İstanbul, Caprice Gold gibi onlarca iş ve alışveriş merkezi, yıllardır tamamlanmayı ve ekonomik bir değer oluşturmayı bekliyor. İstanbul’da adeta “hayalet” görünümüne bürünen ve bazıları 30 yıldır tamamlanamayan plazalar, bulundukları semtlerde fiziki çöküntü ve kontrolsüzlüğüyle risk oluşturuyor.

İstanbul’daki Atıl Plazalar: Nedenleri ve Etkileri

İstanbul’un farklı semtlerindeki bu atıl durumdaki yapılar, çeşitli nedenlerle tamamlanamamış durumda. Bu nedenlerin başında miras anlaşmazlıkları geliyor. Birçok projede, mirasçıların anlaşamaması nedeniyle inşaat durmuş ve yapılar kaderine terk edilmiş. İmar planlarına yapılan itirazlar da projelerin gecikmesine veya tamamen durmasına neden olabiliyor. Hukuki süreçler, özellikle büyük projelerde, uzun sürebiliyor ve bu da inşaatın durmasına yol açabiliyor.

Bu atıl yapıların çevreye ve ekonomiye ciddi etkileri bulunuyor. Öncelikle, bu yapılar bulundukları semtlerde fızi̇ki̇ çöküntüye neden oluyor. Bakımsız ve tamamlanmamış yapılar, çevrelerindeki yaşam kalitesini düşürüyor. Ayrıca, bu yapılar güvenlik riski oluşturuyor. Kontrolsüz bir şekilde bırakılan yapılar, suçluların sığınağı haline gelebiliyor ve çevre sakinleri için tehlike yaratabiliyor.

Ekonomik olarak da bu atıl yapılar büyük bir kayıp anlamına geliyor. Bu yapılar, tamamlandıklarında önemli bir ekonomik değer yaratabilecek potansiyele sahip. Ancak, atıl durumda kalmaları nedeniyle bu potansiyel gerçekleşmiyor. Ayrıca, bu yapılar için yapılan yatırımlar da boşa gidiyor ve bu da ülke ekonomisine zarar veriyor.

Uzmanlar Ne Diyor?

Denge Değerleme Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ali Hartavi, hukuki anlaşmazlıklar ve teknik engellerle yarım kalan büyük çaplı konut, otel, alışveriş merkezi ve iş merkezi projelerinin, şehir görünümünü olumsuz etkilerken çevresindeki yaşam alanlarında da sorunlar yarattığını belirtiyor. Hartavi, bu tür projelerin yalnızca ekonomik değil sosyal sorunlara da yol açtığını, güvenlik riski oluşturan atıl yapıların mahallelerde yaşam kalitesini düşürdüğünü, fiziki çöküntü ve kontrolsüzlüğün de sosyal bozulmaları beraberinde getirdiğini vurguluyor.

Örnek “Hayalet” Plazalar

İstanbul’da birçok “hayalet” plaza bulunuyor. İşte bunlardan bazıları:

  • Tat Towers (Zincirlikuyu, Şişli): 1989’da başlayan ofis projesinde iki kule 2009’da tamamlandı ancak miras davaları nedeniyle bina hâlâ kullanıma açılamadı.
  • Caprice Gold Otel (Bayrampaşa): 2010’da başlatılan 27 katlı devre mülk projesi, 150 bin metrekarelik alanda yükseliyordu. 2014’te durdu; 28.130 kişi mağdur oldu.
  • Bostancı AVM (İçerenköy, Ataşehir): 1995’te başlayan AVM projesi, müteahhidin iflası sonucu yarım kaldı ve yapı hâlâ tamamlanmayı bekliyor.
  • Transform Fikirtepe (Fikirtepe, Kadıköy): 2016’da başlayan, 1092 bağımsız bölümden oluşan proje, 2018’de teslim edilmesi beklenirken henüz tamamlanamadı.
  • Bakırköy 46 – Central Park İstanbul (Kartaltepe, Bakırköy): 2013’te başlayan proje, imar planlarına ilişkin mahkeme kararları ve yeniden başlama sürecine rağmen halen tamamlanamadı.
  • Acron Rezidans (Cevizli, Kartal): 2022’de teslim edilmesi planlanan, 112 konut ve 11 ticari alan içeren proje, 3 yılı aşkın süredir halen tamamlanamadı.
  • Innovia 4 (Cumhuriyet, Esenyurt): 26 bloktan oluşan projenin inşaatına 2016 yılında başlandı, 2018 yılında teslim edilmesi planlanmasına karşın tamamlanamayan projeler arasında yerini aldı.

Çözüm Önerileri

Bu atıl yapıların ekonomiye kazandırılması için çeşitli çözüm önerileri bulunuyor. GABORAS CEO’su Ruhi Konak, miras kaynaklı ya da uzun süredir atıl kalan yapıların, ekonomiye kazandırılabilecek değerli stoklar olduğunu belirtiyor. Konak’a göre, bu yapılar yalnızca konut değil; otel, öğrenci yurdu veya sağlık tesisi gibi farklı kullanım alanlarına da dönüştürülebilir. Böylece hem yeni inşaat maliyetleri azalır hem de mevcut şehir dokusu korunur. Şehirlerde konut arzını artırarak kira fiyatlarının dengelenmesine katkı sağlayabilir. Atıl durumdaki binaların yeniden işlevlendirilmesi; piyasaya canlılık kazandıracak, toplumsal ihtiyaçları karşılayacak ve uzun vadede şehir ekonomisine katkı sağlayacaktır.

Mehmet Ali Hartavi ise, İstanbul’da deprem riski ve kentsel dönüşüm süreci göz önünde bulundurulduğunda, ruhsat tarihinden itibaren 5 yıl içinde tamamlanamayan yapılara yönelik 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. Maddesinin kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor. Bu maddeye göre, ruhsat süresi içinde tamamlanmayan yapılar için ilgili belediye veya yetkili idare ruhsatı iptal etme yetkisine sahip.

Atıl kalan alanların sosyal ve kültürel kullanıma açılması ve kentsel dönüşüm süreçlerinin sağlıklı, etkin yönetilmesi İstanbul’un geleceği için hayati önem taşıyor. Bu süreçlerin başarısı; teşvikler, yasal düzenlemeler ve kapsamlı planlamalarla desteklenmelidir. Böylece hem İstanbul’un deprem riskine karşı dayanıklılığı artacak hem de kentsel estetik ve yaşam kalitesi korunacaktır.

Sonuç

İstanbul’daki “hayalet” plazalar, şehrin görünümünü olumsuz etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik ve sosyal sorunlara da yol açıyor. Bu yapıların ekonomiye kazandırılması için çözüm önerileri üzerinde durulmalı ve gerekli adımlar atılmalıdır. Aksi takdirde, bu yapılar sadece birer “hayalet” olarak kalmaya devam edecek ve İstanbul’un geleceği için bir tehdit oluşturacaktır.

Benzer Yazılar