Sanayide Yeşil Dönüşüm: Sıfır Kirlilik Hedefiyle Yönetmelik ve Fırsatlar

Sanayide Yeşil Dönüşüm: Sıfır Kirlilik Hedefiyle Yönetmelik ve Fırsatlar

Sanayide Yeşil Dönüşüm: Sıfır Kirlilik Hedefiyle Yönetmelik ve Fırsatlar

Sanayi denilince akla ilk gelen üretimdir. Ancak, günümüzde sadece üretim değil, aynı zamanda bu üretimin finansal ve çevresel sürdürülebilirliği de büyük önem taşıyor. Sürdürülebilir bir üretim modeli için, artık sadece üretim yapmak değil, aynı zamanda bu üretimin dönüşümünü de düşünmek gerekiyor.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın etkilerinin giderek daha fazla hissedildiği bu dönemde, Türkiye sanayicileri için “yeşil dönüşüm,” sadece çevresel bir sorumluluk olmanın ötesine geçerek, hem finansal hem de teknolojik bir rekabet unsuru haline gelmiştir. Bu dönüşüm sürecini destekleyen önemli adımlardan biri, 2024 yılı Haziran ayında yürürlüğe giren “Yeşil Dönüşüm Destek Programı Tebliği” oldu.

Yeşil Dönüşüm Destek Programı Tebliği: Neler Getiriyor?

Peki, bu tebliğ sanayi işletmeleri için ne anlama geliyor? Sanayi işletmeleri bu dönüşümü neden ciddiyetle ele almalı? Ve neden bir yol haritası hazırlamak bu kadar kritik önem taşıyor?

Prof. Dr. Ece Ümmü Deveci’nin de belirttiği gibi, “Yeşil dönüşüm yalnızca çevreyle ilgili bir yükümlülük değil, aynı zamanda işletme verimliliğini ve rekabetçiliği artıran stratejik bir fırsattır.” Bu fırsatı değerlendirmek için sanayi işletmelerinin atması gereken adımlara yakından bakalım.

Yeşil Dönüşüm Yol Haritası: Geleceği Planlamak, Riskleri Azaltmak

Yeni tebliğe göre, her sanayi işletmesinin, orta ve uzun vadede çevresel performansını nasıl iyileştireceğine dair net hedefler belirlemesi ve bu hedeflere nasıl ulaşacağını detaylandıran bir “Yeşil Dönüşüm Yol Haritası” hazırlaması gerekiyor. Bu yol haritası, enerji ve su tüketiminden, atık yönetimine, sera gazı emisyonlarından karbon ayak izine kadar geniş bir çerçeveyi kapsıyor.

Ancak amaç sadece mevzuata uyum sağlamak değil. İyi hazırlanmış bir yol haritası, işletmenizin verimliliğini artıran, risklerini azaltan ve uluslararası pazarlarda rekabet avantajı kazandıran stratejik bir rehbere dönüşebilir.

Yol Haritasının Önemi

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Yeşil Dönüşüm Destek Programı kapsamında her işletmeden, en az beş yıllık hedefler içeren kapsamlı bir Yol Haritası Raporu hazırlanmasını zorunlu tutuyor. Ancak bu raporun sadece genel niyetleri içermesi yeterli değil; Bakanlık tarafından ilan edilen şablona göre hazırlanması gerekiyor. Bu şablon; tesisin üretim süreçlerinden kullanılan teknolojilere, mevcut çevresel etkilerden önerilen iyileştirme projelerine kadar geniş bir analiz alanı sunuyor. Ayrıca enerji, su, karbon ve atık gibi performans göstergeleri üzerinden somut, ölçülebilir hedefler belirlenmesini şart koşuyor. Raporun hazırlanması, teknik uzmanlık ve saha bilgisi gerektirdiği gibi, işletme içinde en az üç kişilik bir yeşil dönüşüm ekibi kurulmasını da mecbur kılıyor. Kısacası bu süreç, yalnızca bir evrak işi değil; işletmenin gelecek stratejisini şekillendirecek bilimsel ve uygulamaya dönük bir dönüşüm planıdır.

Yeni tebliğe göre, her imalat sanayi kuruluşunun kendi tesisinde yürüteceği yeşil dönüşüm uygulamalarını içeren, orta ve uzun vadeli bir stratejik yol haritası hazırlaması gerekiyor. Bu harita; enerji tüketiminden atık miktarına, su ayak izinden karbon emisyonuna kadar birçok çevresel göstergede iyileştirme hedefleri içermeli. Üstelik bu hedeflerin somut, ölçülebilir ve gerçekçi olması bekleniyor.

Yani bu süreç, sadece bir çevre raporu değil; işletmenizin verimlilik ve rekabet stratejisini de şekillendirecek kritik bir yolculuk. Yol haritası sayesinde şirketler sadece çevreye değil, aynı zamanda maliyetlerine, risk yönetimine ve marka itibarına da yatırım yapmış oluyor.

TÜBİTAK 1831 ile Gelen Avantajlar

Program kapsamında sunulan teşvik ve destekler oldukça kapsamlı: yol haritası hazırlama, ölçüm ve izleme süreçleri, karbon ayak izi, su tüketimi, geri kazanım gibi göstergelerdeki iyileştirmeleri belgeleyen projeler için destekler. Ancak bu desteklerden yararlanmak, yalnızca başvuru yapmakla değil; iyi hazırlanmış bir stratejiyle mümkün.

Neden Şimdi? Çünkü Pencere Açık ama Sonsuza Kadar Değil

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürüttüğü bu destek programı; makine, yazılım, ölçüm cihazları, danışmanlık ve belgelendirme gibi pek çok alandaki yatırımları destekliyor. Ancak destekten yararlanmak için öncelikle doğru hazırlanmış, uygulanabilir ve ölçülebilir bir yol haritası sunmak şart. Bu da ancak teknik bilgi, çevresel analiz kabiliyeti ve stratejik yönetim becerisini bir araya getiren bir uzmanlıkla mümkün.

Prof. Dr. Deveci, “Sanayiciye çağrıda bulunarak, bu sürecin kendi başınıza yapılmasının zorunlu olmadığını” belirtiyor. Alanında deneyimli akademisyenler ve uzmanlarla yürütülen çalışmalar; yalnızca mevzuata uyum sağlamayı değil, aynı zamanda ölçülebilir, uygulanabilir ve sektöre özgü çözümler geliştirmeyi hedeflemelidir. Sahaya uygun, bilimsel temelli yol haritaları; işletmelerin hem desteklerden faydalanmasını hem de uzun vadede dönüşümün liderlerinden biri olmasını sağlar.

Sonuç: Yeşil Dönüşümde Geç Kalmamak

Bugün hazırlık yapmayan işletmeler, yarın çevre mevzuatları ve karbon vergileri karşısında savunmasız kalabilir. Ama bugünden strateji geliştiren, dönüşüm adımlarını planlayan ve destek mekanizmalarından yararlanan firmalar hem çevresel hem de ekonomik avantaj sağlayacak. Sanayide “denetim korkusu” değil, rekabet fırsatı olarak bakmak, Yeşil dönüşümü sadece çevre için değil, maliyetleriniz, ihracat potansiyeliniz ve marka değeriniz için de kritik bir unsur haline getirecektir.

Unutmayın:

  • Yeşil dönüşüm gecikirse maliyet artar.
  • Ama doğru planlanırsa, rekabet avantajı sağlar.

Türkiye sanayisi bu dönüşümde geç kalmamalı. Hazır olun, harekete geçin, geleceğin üreticisi siz olun.

Kaynak: Sanayi Gazetesi

Benzer Yazılar